Bu sabaha yeni baştan bir adam olarak gözlerimi açık tuttum. Tekrarlar ve yeni başlangıçlar arasında sıkıştığım vakitlerde gözlerimi yummam. Koşup uzaklaştığım da olur ilkin fakat sık sık gözlerim açık kalır. Gözlerimi yummadan evvel iki genç kadın bana iyi olup olmadığımı sordu. Bankların adı yoktu. Fakat adı olan bir parktaydılar. Ben, iyiyim, teşekkür ederim, dediğimde inanmayıp ısrar ettiler. Telefonumu görünce sırıtarak uzaklaştılar. Hep uzaklaşılır zaten.
Ne zaman eski biri oldum, ne zaman yeni birisi, saatini ve dakikasını söylemem zor. Kesin bir tarih olarak şimdiki zaman dersem, yanıltmamış olurum. Daha da kesin bir şey varsa üzgün olduğumdur. Genelde üzgündüm. Belki bu yüzden iki önceki cümlede hep yaptığımın aksine "şey"i ayrı yazmışımdır. Belki de "şey"lerin ayrı yazılması kaderin örülmüş ağlarıdır.
503 sayısıyla başlayan türde üzüntüler de var üzüntümün içerisinde. Öyleki 771 olursunuz hâlâ gitmez türde üzüntüler. Baktınız yaş tekmil, gidesi yoktur.
Uyuyup uyanana kadar idrak etmeyeceğim kesindir bu yepisyeni gözleri. Yaşlanmamış yahut ıslanmamış, ıslaklaşmamış, mutlu, parlak, biraz mavi, biraz yeşil, biraz kırmızı, biraz kara, ama yekünde kahverengi, küçük çekik gözlerimi.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder